Herkes gibiyim. Yemek yerim. Her ne kadar günde 1 bazen, 1.5 öğün olsa da yerim. Film izlerim. Herkesten biraz farklı özelliğim, içkiyi aşırı fazla tüketmem. Eşşeğin kulağına su kaçırır bazıları, ben itfaiye hortumu dayıyorum. Sabaha kadar uyuyamıyorum ki normal bir durum değil bu. Belirttiğim kombinasyonların ortak sonucu da, rüya görememeye başlayışım oldu. Bir kayıp değil, daha iyi hatta. Ama nadiren de olsa enteresan rüyalar görür oldum. Geçenlerde içkiyi çok kaçırdığım bir gecenin sonunda aynısı başıma geldi.
Bir arkadaşımın daveti üzerine evlerine gittim. Herşey iyi başlamıştı. Normal insanlar gibi gülüyor ve eğleniyorduk. Pileysteyşın bile oynadık. Sonra, dolaptan bir şişe votka geldi. Herşey o an oldu. Kendimi, Sadri Yıldız gibi Kayseri otobüsündeymişcesine hissetmeye başladım. Ve çok büyük yemin ettim. " Bir daha tekel'in Lokka marka vodkasını içersem hakkaten zksinler beni. " diye haykırdım. Sonra uyudum. Uyumadan önce enteresan rüyalar görmemek için dua edecektim. O sırada uyuya kalmışım. Tedirgindim. Zira geçen sefer içtiğimde, Hakkı Bulut'la birlikte dünyaya saldıran uzaylılara karşı savaşmıştık. Bu sefer ise ne olacağı büyük bir muammaydı. Ve acı gerçekle yıkıldım. Yine rüya görüyordum. Hemde saçmalığın çok çok ilersindeydi.
Yıl 2010, Dünya Kupası oynanmış bitmiş. Finalde, İngiltere ve Brezilya karşılaşmış ve kupayı Brezilya almıştı. Ancak bu işte şike olduğu iddia atılmış. İngiltere'den Gerrard'ın bir golü ofsayt, diğer golünde faul yapıldığı gerekçesiyle verilmemiş. İşte bunları gördükten sonra gözümü İngiltere'de açıyorum. Yanımda Leonardo Dicaprio var. Ne alaka anlamadım. " what da fuckin goingz on ? " dedim. Ses etmedi. Yürüdük gittik acayip bir binaya, karşımızda İngiltere Kraliçesi bize görev veriyor. " hayırdır ablacım, olay nedir ? ben niye burdayım ? diye sormaya kalmadı. " kadın projektörü kapattı. " We trust you." dedi. Duygulandım. Ağlamaya başladım. Olay dramatizeye bağlamasın diye, göz yaşlarımı sildim. Ancak duygulandım bir kere. O sırada böyle davalarda hep güzel ve genç ajanlar olur nerde onlar ? diye düşünürken. James Bond'da oynayan o teyze geldi. Bize yapacağımız görev hakkında bilgiler vermeye başladı.
Teyze anlattı da anlattı. Leanordo'yu not alması için uyardım. Bana Türkçe olarak, " Tamam abi dedi. ". Kadında Türkçe konuşuyordu. Niyeyse ben onlara ingilizce cevaplar veriyordum. Teyze sözlerini bitirirken, bir de üstüne, gol kralı olan Ronaldinho'yu da paketleyin dedi. Meğer ibnelik yapılmasa Gerrard olacakmış. sonra düşündüm, " pardon benim bu olayla ne alakam var mına koyayım ? " diye sorayım istedim ancak kapımıza bir Porsche Cayanne yanaşınca vazgeçtim. Sanırım rütbeli biriydim. Genç sarışın bir oğlan, bana kahve ikram ederken, " buyrun efendim." dedi. G.tüm iyice kalkmıştı artık. S.kseler uyanmazdım. Leanordo'cum arabayı çalıştırırken bende sıtarbaks marka kahvemi içiyordum. Sadece rüyamda içerim, büyük fantazimdir. Londra'nın bulutlu sokaklarında takılmaya başladık. Siyah saçlı olduğum için, sarışınların kıskacına girmiştim. Göz zinası yapıyorlardı, ama g.t kalkmış bir kere. Sallamıyorum hiç, üzerimde bir anda uzun açık kahverengi bir pardesü, gözümde ray&ban'nın düz gözlüklerinden belirdi. " Gel lan Leo, 2-3 kişiyi sorgulayalım dedim. " Emredersiniz efendim." dedi. İndik arabadan.
Paul Scholes'a benzeyen bir ergeni çevirip, üzerini aradım. Prezarvatif çıktı. "Yaşın kaç lan pezevenk ? " diyip, kafasına bir tane yapıştırdım. Kafası 3 numara olduğu için "şlak" diye ses çıktı. Sonra üzüldüm, tedirgin olmaya da başladım. Çocuk sinirliydi. 12 yaşındaydı fakat bilekleri iriydi. Dayak yemiyeyim diye kimlik gösterdim, oralı olmadı. Elimden prezervatifi aldı. Orta parmak gösterdi, " fuck you. " diyerek yoluna devam etti. Halbuki o işarette o manaya geliyordu, 2 kez fuckılmıştım 12 yaşında bir çocuk tarafından. Aradan 10 dakika kadar geçti, Leo her gördüğü kızı çevirip, sözde bilgi alıyorum ayağına msn adreslerini alıyordu. Ancak tam muhabbete dahil olayım, 2-3 tane de ben alayım derken silah sesleri duydum. Karizmayı konuşturur, çatışmayı atlatır, kızları da otele götürürüm diye düşünürken hepsi kaçtı. Görmeden çılgınlar gibi ateş ediyorduk. Sonra bir kez de nişan alayım dedim. Baktım, ateş edenler çikolata tenli adamlardı. Sanki, City Of God filminden çıkagelmişler gibi bir edaları vardı. Yoğun süren çatışmalar sonucu hepsini indirdik. Kantır Sıtrayk'taki hünerimi burda da göstermiştim.
Gözlerim yerdeki adama kaydı. O'nu gözlerimle yiyordum.Yerde can çekişirken yakasına yapıştım. " Kimdi onlar lanet olasıca ? Kimdi onlar ? " diye haykırdım. Yutkundu ve hayata gözlerini yumdu. " Kahretsin." diye bağırdım. Sonra ereksiyon olduğum belli olmasın diye eli cebime attım. Tabi ben başka şeyler söylüyorum aslında ama düblajla böyle çeviriyorlardı. O hareketi yaparkende muhtemelen reklama falan girmişlerdir. Neyse, sonra Leo gelip, " Boşver .mına koyim bugünü de atlattık." dedi. " Yıllarımı bu işe verdim Leo, sen daha çömezsin bu davayı aydınlatmadan, emekli olamam." dedim. Niye böyle laflar diyorum bilmiyorum tabi. Sonra gözüm, can çekişip ölen adamın eline ilişti. Dövmesi vardı, " Only Can God Judge Me ! " yazmaktaydı. Şirinevler çocuğu mu lan bu ? Diye düşünürken, birden avcu açıldı. Ve o yakaladığım ergendeki prezervatifin aynısını gördüm. Tıpkısın aynısıydı. BİM'den alınmış, Eros marka bir prezervatif.
Tam bir yıkım anıydı, Max Payne gibi hissettim kendimi. " İntikaaammm ! " diye bağırdım. Niye böyle yapıyordum yine anlam veremedim. Ufak Scholes'u tam toyseras'ta sıkıştırmışken. İşin arkasında : Jason Statham, Bruce Willis, Winnie Jones, Eric Cantona, Çılgın Sedat ve Latif Doğan olduğunu öğrendik. Britanya alemi, prezervatif çetesinden sorulmaktaymış. Liderleri de, "Prezer Latif" biriymiş. O sıra uyandım. Güçsüz bedenim, emekliliğe yaklaşan bu yaşlı vücudum, holivıd'ın bu kurşun geçirmeyen adamlarına karşı boyun eğmek zorunda kalacaktı. Korkmuştum ellerim titriyordu. Tansiyonum da düşmüştü. Sonra birden silkelenip yanda, Trt'den yabancı film izleyen gerizekalı arkadaşımın kafasına vurdum. Saçları turuncu ve 3 numaraydı, ve " şlak" diye bir ses çıktı. " Utanmıyor musun lan bu saatte tv izleyip uykumun içine zçmaya ? He Allahsız, negzeel Ne güzel kurşunlardan kaçıyor, bullet time yapıyordum. 40 bakireye tapıp, bal yanaktan tadıyordum." dedim. Baktım filmde Türkçe düblaj. Rabırt de niro, ray&banları takmış, açık kahverengi bir uzun ceket. Yanında Leonardo, toyserastalar. Birden bazuka yiyip paramparça oluyorlar. Tv'yi izleyen elaman kıs kıs gülmeye başlamıştı. " Lannnnnn " dememe kalmadı, tam derken, kafası, 360 derece döndü, " you fucked up man. " dedi. " Really ? " diye içten içe düşünmeye başladım. Bu sefer hep ingilizce konuşuyorken. " Galk lan menemen yaptık, gel gahvaltıya. " diye bir sesle irkildim.
Meğer mutfakta uyuya kalmışım. G.tümde açıkta kalmıştı. Trt'de pazar günleri sabahları hep eski western filmleri yayınlanır. Açmışlar Tv'yi son ses. Boşa o kadar 3.5 atmışım meğerse. Saolsunlar, Muharrem'i öpüp kokladım o sevinçle. Sonra kapı çaldı, " kapıcının çocuğudur baksana kapıya ekmek almaya yollamıştık. " dediler. Açtım kapıyı o çocuk. Direk suratına kapıyı kapattım. Birden mutfağa koştum. Muharrem birden Çılgın Sedat'a, Nuri de Winnie Jones'a benzedi. Camda kırılıp Bruce Willis'le Jason Statham içeriye girdi. Aha zıçtık derken, kapıyı Oktay Kaynarca kırdı. " Biz allahın adamıyık." dedi. Ardından Prezer Latif, Oktay Kaynarca'nın arkasından gelerek kafasına sıktı. Cebinden Ultra large bir prezervatif çıkarıp, Muharrem'e attı. Muharrem yapma dedim, dinletemedim. Prezervatifi jelatinden çıkarıp, kafama geçirdi. Beni boğuyordu. Sonra, mı ? o kadardı. Uyandığımda saat akşamın 8'i olmuştu ve salak arkadaşlarım Adanalı'yı izlemeye başlamışlardı. Biri de yastıkla beni boğup, " Uyanlan 2010 yılına girdik. ehe ehe. " diyordu. Yok yok bu sefer kapı çalmadı, g.tümü kaşıya kaşıya balkona çıktım. Bir çocuk gördüm...
20 Temmuz 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
aspdkaldkaşdkaldkadsa :D:D:D:DDsaDasda süperdi ya. yalnız biraz peder zickler kokusu aldım desem sanırım yalan söylemiş olmam.
YanıtlaSilGüzeldi :)
YanıtlaSilteşekkür ederim :)
YanıtlaSil