Kendimi bu sıralar, "Hüseyin Yalın" gibi hissetmeye başladım. Korkmayın lan eski Genelkurmay başkanı değil. Popçu Yalın. Böyle hep abuk sabuk laflar söylemeye, acayip duygusal konuşmalara falan başladım. Ki nefret ederim ben bundan. Sözlük'te bir başlık görünce tıkanıp kaldım, aklıma eski günlerim geldi. Üniversite isimli küskeye başladığım ilk yıldı...
Farkındayım. Üzerinden belki 36 yıl falan geçmedi belki ama gereksizce hatırladım şimdi de sıvıyorum. Herneyse, işte o günlerden yadigar şeyler yazmak istedim. Öncelikle, değişik bir okulumuz vardı. İsim vermek istemiyorum ama tarif etmek gerekirse, 3 oda bir salon ev ebatındaki kampüsümüz 450 erkek 40 kız ve 20 tane bu uğurda yön değiştirmiş yiğitle okumaktaydık. Tabi rakamları g.tümden atmaktayım ama hemen hemen bunlara tekabül etmekteydi. Ek kontenjanla geldiğim için başlarda yadırgadım caanım okulumu. Ayrıca, ilk üniversite tecrübem değildi. Sırasıyla : Oxford,Cambridge,Kars Kafkas Üniversitesi ve Atılım Üniversitelerinde okudum. Yalan tabi. Gerçekte okuduğum yer veya yerleri söylemiyeceğim nıhahhah.
Ancak hal böyleyken gittiğimde, üniversiteyi biraz farklı beklediğimden ötürü şaşırdım. Zaten okulun girişinden kıllanmıştım. Okulun girişinde, bildiğin tramvay gişesi girişi vardı. Okul kimlik kartını sürtüryorsun gişeye, akbil sesi çıkıyor, içerdesin. Hadi onu geçtim, "tarz yapmışız" der, atarım. Kampüs bahçesini gördüm, iyice yıkıldım. Askeri lisede forma giymiş bir adam olarak yıllar sonra dejavu oldum. Lan yine kız yok. Biliyordum hacı baba, yalanları. Üniversitede kızlar teklif ediyor gibi bir geyik dönerdi. Brad Pitt sıra arkadaşımdı valla ona bile gelmiyordu. Neyse efendim, akabinde sınıfıma girip sosyal bir yaratık olduğum için 2-3 tane insanla tanışma şerefine nail oldum. İlk tanıştığım elaman beni cidden büyüledi. Karşıdan bir çocuk gelmekte, bildiğin heavy metalci mua goyim. Uzun sarı saçlı, toplamış, siyah metal t-shirt giymiş falan. Geldi, elini uzattı. Ben şöyle bir aksan ve tok bir ses bekliyordum, " Moruk naber ya, ben X sende Y'sin heralde. ". Beklentim boşa çıktı, tabi lavuğu nikahıma almayacaktım anasını satayım, niye bu kadar üzüldüysem ? Ama öyle bekliyordum. Sonra birden bildiğin, Çorum-Yozgat arası bir aksanla ve ince "Rüştü Asyalı" ses tonunda bir sesle irkildim. Bu arkadaş yarım dönem boyunca gülmekten yardı bizi ayrı mesele. Sonra bir abiyle tanıştım, onun adını vericem ama. Recep Abi. İngilizcemle kendisini tek cümleyle ifade ediyorum, He's a legend.
Abiyle tanışmamız, kendisinin "Ruud Van Nistelrooy" modeli saçını görüp, Yusuf Miroğlu deri ceketi ve Erdal Acar kazağıyla kurduğu kombinasyonun etkisiyle oldu. Yaklaştım, elinde slim sigara ve çay vardı. Saçı da yağlıydı ve jöle sürüyordu. Belli 35 vardı. Gittim, Selamın Aleyküm dedim oturduk muhabbete. 38 yaşında ihtiyar bir çocukmuş. Feridun Abi affet. Neyse, tanıştık ettik eyledik. Ders aralarında, sigara içip geyik yaparken sık sık yanımıza gelir, bizi dinler, pis pis güler giderdi. Gel zaman git zaman, vize dönemi geldi. Sınıf her sınav tam ancak bir eksik var Recep Abi. Özlüyorduk kendisini. Üst paragrafta bahsettiğim Asi Anadolu Rocker'ı elaman, Recep Abi'nin geç geldiği bir gün kendisine şöyle demişti ;
- Abi seni panoya asmışlar.
+ Dalga mı geçiyon lan ?
- Yok abi valla seni panodan çağırıyorlar.
Gül gül öldük haliyle. Sonra Recep Abi bizim vazgeçilmezimiz oldu. Bir gün Sosyoloji isimli dersin vizesinden çıktım, kan revan içinde sigaramı yaktım. Birden gözüm O'na ilişti. Hemen sırıta sırıta gittim yanına.
- Abi niye girmedin sınava ?
+ Ya sorma geç kaldım.
- Hmm ne yapacaksın girmiyosun hiç ?
+ Finalden 100 alır geçerim ya...
Hassiktir be Recep Abi harbiden hassiktir. Vizeler bitti, adam bir tane vizeye girmedi. Matematik dersinden çıkıp, abimizi kahve içip Bulvar gazetesi okurken yakalayıp, " Niye girmiyorsun lan allahsız derslere ?" diye sorumuzu yönelttik. Karşılaştığımız cevap hepimizi sildi süpürdü. " Ben matematikten muafım. ". Öehh. Tabi üniversite hayatımız, Recep Abi'den ibaret değildi. Çok sıkı ibne geyiği yapardık. Okulda bayan vardı kız yoktu. Bir gün tarih dersinden sonra bir kız bana tebelleş olup yakamı bırakmadı. Aramızda şöyle bir diyalog geçti ;
- Bir kızda neleri seversin ?
+ Acayip bir soru. Bir çok şeyi sevebilirim, o kişiye bağlı.
- Hmm anladım. Peki neleri sevmezsin ?
+ Kızda sakalı pek beğenmiyorum. Ama Blade modeli olursa belki marjinal durabilir.
- Neyse ben gideyim kantine sonra görüşürüz.
Zahmet olacak be ablacım. Böyle kızları gördükçe zaten cinsellikten soğumayı bırak insan ister istemez ibneleşmeye başlamaktaydı. Aklıma lise yıllarımdan samimi bir arkadaşımın, manitadan yediği tekme sonrası kadere sitemi geldi. " Abi valla ibne olacam ben valla bak. Nedir bu kızlardan çektiğim ? Ne yaptım ben onlara ? " tabi çok içmişti ve ağlayarak söylemekteydi. Döndürdüğümüz diğer pis geyikler de gelir aklıma, ağlarım.
- Lan 25 milyon dolar verseler vurdurur musun ?
- Bill Gates şirketi devredecem dese yalar mısın ?
- Şehrazat'a değilde sana 150.000 verseler emdirir misin ?
Tadında muhabbetler içindeydik. Tabi alışmadığım için duruma çok içerledim. Bir gün arkadaşlarla fena içip eve geldim. Moralim çok bozuktu. Neye bozuktu bilmiyorum, hatırlamıyorum da ziv ziv içtiğimi anımsıyorum sadece. Peder efendi anladı, " Ne oldu lan ? " diye sordu. Dersler de pek iyi gitmiyordu. İşi çaktırmamak için gidip ;
- Ya baba göndermedin Kiev'e hovarda olurum diye. Bana hiç kızma 3 yıl sonra gelip, " baba ben ibne oldum." dersem.
+ Hassiktir lan ordan git yat.
Ben çok büyütmekteydim, babam da haklıydı. Haliyle oraya gitseydim okumazdım, her gün Baltacı Mehmet Paşa'nın izinde olacaktım. İstanbul içi bir okula tercih yapmamı sağladı, göz önünde olayım hesabı. Ama tabi öğrenci evlerinden bir kaçış olmadı bu. 15 kişi bir tava menemene hücum anam. Ama şimdilerde her şey iyi gitmekte. Manitacılık olayları hariç. Tek aşk Beşiktaş Ulan ! Formatında gezmekteyim ki böylesi çok daha güzel. 6 gol yemiş Iker Casillas bakışından da sıyrılıp, şaha kalkmış Şahin K bakışları atmaktayım. Denizin buz gibi sularından geliyorum. İyi her şey yani düzeltmeye başladım, ah bir de insanlıktan nasibini almış bir hatuna rastlasam. Neyse Yalın'a bağlamadan kaçayım ama beterin beteri var Serdar Ortaç da olabilirdim. Şair artık yatmak ister, herkese iyi eğlenceler.
pause ıı
21 Haziran 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder